KAMYON ARKASI KİŞİLİKLER

En ilkel tarzda eleştiriyi sohbet edinmiş, dur durak bilmeden “ayy bu ne salaak,..ay bu ne saçmaa…” ve benzeri söylemleriyle, eleştirdiklerinden daha akıllı bir konumda olmadığını itiraf ettiğini bile göremiyordu. Eleştirecek konular tükenince dedikoduyla sohbete devam eder ve kelimelerin girdabında boğulurcasına yorum yapmadan yaşayamazdı.

Aslında sürekli eleştiri hali ile ne kadar kısıtlı bir perspektiften olaylara baktığını vurgularken, sanki körlerin fili tarif etmesi gibi pervasızca harcıyordu bu kıymetli hayatı. Körlerden biri filin kuyruğunu tutar ve fili bir halata benzetir, diğeri hortumunu tutar  fili iri bir yılana benzetir, öbürü bacağını tutup onu ağaca benzetir. Sonra oturur tüm basireti körler, haftalarca fili konuşur durur. Hararetli tartışmalarla taçlandırırlar muazzam basiret körlüklerini. Birisi filin nasıl bir yılan olduğunu savunur, öbürü onun ne kadar yanıldığını aslında filin bir ağaç olduğunu anlatır durur…

Filin tamamını  gören ve hatta gördüğünün bile bu holografik evrende sadece datanın 3D projeksiyonu olduğunu bilen ise daha yoğun yaşamaya başlar yalnızlığı. Yaşaması ve hazmetmeside gerekir bu monoluğun zorluğunu sanki 4000 ve 7000 angström’lüler arasındaymışçasına.

Ve sürekli yorum yaparak konuşan zihinler, yaptıkları her yoruma kendini mahkum etmenin ne demek olduğunu bile bilmezler. Nasıl bilsinler ki, hiç bir konuyu derinlemesine, kapsamlı araştırmayıp bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmanın dayanılmaz hafifliği ile yaşamları ağız ve anüs arasında geçip giderken, durup özeleştiri yapıp, kendine doğru yolculuk etmeğe bile gerek duymazlar.  Kendisini aynada görmeden,  sürekli karşı tarafla meşgul olan zihinler, başkalarını eleştirerek, yorum yaparak onlardan daha iyi, daha akıllı bir duruma gelinmiyor maalesef.

Sosyal medyadan iki satır okunan özlü sözlerle  kamyon arkası bir  kültür ve  kişisel gelişim temeli inşa ediyoruz, magazin ve gündemi meşgul eden dedikodu düzeyindeki haberlerle bilgi ve fikir sahibi olduğumuzu sanıyoruz, dünya literatüründeki yazarların, sanatçıların ismini dahi sosyal medyada görüp iki satırla birşey öğrendiğimizi zannediyoruz. Ordan üç satır, burdan iki görsel ile  kamyon arkası yazılarla inşa edilmiş kişiliklerle yaşıyor, hiçbir şeyi kapsamlı bir şekilde araştırıp öğrenmiyoruz.

Hayatın uzunluğu değildir mesele, asıl mesele bu uzunluğu ne kadar derin ve anlamlı  yaşadığımızdır. Tüm bu sığlıktan bir nebze olsun derine dalabilmek  için,  hergün en azından kendimize: “bugün  kapsamlı olarak, dünden farklı ne öğrendim ve bu yeni bilgi kendime olan yolculuğumda nasıl bir katkı sağladı?”, diye sormakla başlayabiliriz.

Nükhet Kalmuk

29.07.2018

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum gönderebilmek için puzzle parçasını doğru yere kaydırmalısınız.