Nefes verdiğimiz her an bir ölüm, alabildiğimiz her farkındalıklı soluk yepyeni bir doğumdur.
Uykuya belki de gerçeklere dalınca geceleri tekrar ve tekrar ölür, uyanabildiğimiz her yeni güne ve her yeni an’a tekrar doğarız . Eğer uyanabiliyorsak…
Aslında her an ölüp, diğer an yeniden doğarken, bu hayatın eni-boyu, değildir mesele! An’lardan oluşan hayatımızı ne kadar dikey yaşıdığımızdır önemli olan. Sadece soluk alarak, sığ sularda enine-boyuna kulaç atan, konfeksiyon programlardanmıyız?!
Dikey yaşayabilmek için, bizim gibi olmayan, bizim gibi düşünmeyen, farklı ve yabani fikirlere, önyargısız ve yorumsuz açık olabilmek, derinliğimizi artırır. Yargı devreye girdiği an, beyin kendini o konuda kilitler, istese de artık açık olamaz yeni olana, yorum devreye girdiğinde ise sadece kendi bakış açısını ortaya koyar ve karşıdan gelen farklı açıyı anlayamaz olur. Halbuki kapsamlı bir beyin, çok farklı beyin yapılarını algılar ve onların açısından yorumsuz ve yargısız bakabilir, kapsamlı olabilmesinin nedeni de bu derinliğindendir. Sığ sularda yüzen konfeksiyon programlar ise: “..ayoool ben herkesi kendim gibi zannediyorum…” derken, embesil olduğunu apaçık itiraf ettiğini bile fark edemez.
Toplumun geneli, egosunu iltifatlara boğup, cehennem ateşine odun atanları sever. Halbuki dikey yaşayabilmek için onu arındıranlara, farklı ve yabani fikirleri hayatına sokanlara ihtiyacı vardır insanın.
O hiç sevmediğimiz, bizim gibi olmadığı için dur durak bilmeden eleştirip yorum yaptıklarımız, yüzüne söyleme cesaretini bulamayıp arkalarından konuştuklarımız, işte asıl bunlar baş öğretmenlerimizdir. Çünkü tramvay gibi kalıplaşmış düşünce rutunda gidip, gelirken, ezbere yaşadığını bile fark etmezken, birdenbire seni konfor alanından çıkarıp, hayatı sığ yaşamaman için elinden geleni yaparlar.
Eğer sağlam bir yazılımınız varsa, insan, her an yeniden doğar ve her an yeniden ölür. Bu doğum ya gerçeğe yani hakikatına olur, yada uyurgezerliğe, sığ sularda, enine – boyuna kulaç atmaya devam eder durur.
Dikey olarak uzun an’lar yaşayabilmek dileğiyle.
01.04.2018
Nükhet Kalmuk
