Gerçekte Ne Kutluyoruz Biz?

 

Çeşit çeşit çiçekler gelmeye başlayınca,  güzelim çiçeklere öyle dalıp gitmişken , neyi kutluyor insanlar böyle diye düşünmeye başladım. 

Eminim herkesin kendine göre çeşitli cevapları vardır, kadın cinayetleri, kadın ve iş hayatı, kadın ve anne, sömürülen kadın, eşit haklar ….Cinsiyetçilikten sıyrılıp biraz dikey bakabilenler , insan olmayı başarmadan kadın, erkek veya başka bir canlıya gerekli kıymetin verilemeyeceğini  gayet iyi bilir. 

Aslına bakarsanız, gittikçe makinelere bağımlı hale gelen insanlığın yavaş yavaş  ölmesini kutluyoruz. Bir sonraki aşamada ise,  makinelerin insanları tamamen ele geçirmesiyle  birlikte sona erecek olan insanlığı kutlayan bir AI çıkar mı, bilemiyorum?! İnsanlar şu anda, türünün ait olduğu primatlar ailesinin, yani büyük maymunların yok oluşunu kutlamadığına göre, AI’ler de kutlamayacaktır herhalde.

Masumane bir kadın günü kutlamasından nerelere geldin böyle, dediğinizi duyar gibiyim. Şöyle ki…

Polis, onbinlerce işçiye saldırıyor, ardından fabrikaya  kilitleniyorlar ve burda çıkan yangında çoğu kadın yanarak can veriyor. Halbuki çok fazla çalışma saatleri, çok düşük ücretler ve elverişsiz  koşullar sebebiyle greve giden tekstil fabrikasındaki 40 000 dokuma işçisi daha insani çalışma koşulu talep ediyordu. 1857 yılında New York şehrinde gerçekleşen bu olay ilerleyen yıllarda  ölen kadınların anısına Dünya Kadınlar Günü olarak miras kalıyor dünyadakilere.

İşçilerden, maksimum verimlilik alma adına, gözü dönmüş sanayicilerin, insanları tekerlekte dönen, denek faresi gibi kullanmaları ve buna isyan edip ölen insanlığı düşünmüyoruz. Ve bu dönemlerde 1. ve 2. Sanayi Devrimiyle gelişen teknolojiler sayesinde kurulan fabrikaları, insanların bu makinelere nasıl bağımlı hale geldiğini ıskalıyoruz. Onbinlerce işçiye saldıran polislerdeki  insansıyı göremiyoruz. Tüm bunlara maruz kalanların, o dönemde gelişen teknolojiyle birlikte, makinelere olan bağımlılığını ve gelişmeleri  algılayamıyoruz belki de.

Herşeyden önemlisi insansılardan dolayı oluşan bu şartları  göremeyip, hala cinsiyetlerde takılıp, olayı sadece kadın ve erkek meselesine indirgeyip,  sığ bakıyoruz. Çünkü ezbere, yatay bir zekayla yaşıyor, sorgulamıyor, neyi neden yaptığımızı bilmiyoruz. Yatay zekayla zaten robot gibi yaşayanların, çevreden duydukları ile yine ezbere konuşup yapay zekadan korkmaları ise ayrı bir traji komedi.

Makinelere bağımlı hale gelmenin kökeni 1. ve 2. Sanayi Devrimine dayanırken, aslında  insanların bu bağımlılığın getirdiği şartlara olan isyanını kutluyoruz.  Günümüzde makinelere olan bağımlılığımızı endüstri 4.0 ile  taçlandırmaya devam ederken, birçoğu şirketin bu yılı verimlilik yılı ilan etmesi üzerine de pek kafa yormuyoruz. Minimum girdiyle maksimum çıktı alabilmek için neden verimlilik yılı ilan ediliyor sizce? Nüfus çoğalıyor, kaynaklar az… gibi klasik argümanlardan ziyade,  AI’lere karşı insanların bir süre daha ayakta kalabilmesinin son çırpınışlarıdır bunlar. Ancak hiçbir insandan bir AI kadar, az girdiyle maksimum çıktı alınamayacağını aklı başında olan herkes anlayabilir.

Çok daha ileri teknolojilere değinmeden, en basitini ele alacak olursak, hepimizin kullandığı cep telefonu bile artık bir parçamız ve onsuz yapamıyoruz. Yakın gelecekte ise cep telefonunu üstümüzde bile taşımamıza  gerek kalmayacak. Daha şimdiden Three Square Market isimli  şirket,  yeni teknolojisi ile  çalışanlarından gönüllü olanlara ellerine RFID çipler aşılıyor. Bu “geliştirme” sayesinde çalışanlar mola sırasında alışveriş yapabilecek, kapıları uzaktan açabilecek, bilgisayar ve telefonlara giriş yapıp, fotokopi çekebilecekler. Derinin altında minik bir çipin dijital arayüzü her şeyi kontrol etmeyi sağlıyor. Aynı şekilde Epicenter adlı İsveçli yüksek teknoloji ofisi de  “daha güvenli”  çalışma ortamına sahip olmak için pirinç tanesi büyüklüğündeki çipleri deri altına yerleştiren şirketler arasında.

Her ne kadar teknoloji açısından heyecan verici bir gelişme olsa da teknolojiyi yakından takip edip biraz analiz yapabilen beyinler rahatça görebilir ki, bu ve bunun gibi bir çok gelişme, aşama aşama organik insanı ortadan kaldırmaya başlayan gelişmeler. Davos Zirvesinde AI’lere karşı şimdiden  önlemler alma konusunda ülkeler büyük bir hassasiyet gösterirken, çoğumuz insanlığın  nereye gittiğini bile hala fark etmeyip, cinsiyetleri  konuşa duralım, belki de sevgilimiz çiçek almadı diye, bir güzel ağız tadıyla tartışmaya başlayalım. Ve  makinelere bağımlı hale gelip, kötü şartlara isyan ederken ölen kadınlar sayesinde miras kalan kadınlar gününü kutlayıp, anarken bile yine sistemin kölesi olarak  bu sisteme hizmet ettiğimizi bile fark etmeden kutlayalım, doya doya.

İşte masumane bir kutlama ve çiçeklere dalmış giderken, neyi neden yapıyoruz diye sorgularken  beyinden dökülenler. Yine de çiçek almak her durumda güzel 🙂 bütün bunları düşünmemi sağladığı için verene, verdirtene ve çiçeklere sonsuz teşekkürler.

08.03.2019

Nükhet Kalmuk

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum gönderebilmek için puzzle parçasını doğru yere kaydırmalısınız.