Yansıma

yansıma2 … bulunduğum bu hal her neyse, her şey bir anda başka birşeye dönüşebiliyor veya tamamen çözünüp yok da olabiliyor. Londra’nın dar sokaklarında yürüdükten sonra oldukça geniş bir caddeye geliyorum. Bulunduğum geniş caddedeki her şey yavaş yavaş çözünüyor ve tüm cadde birden aynalarla kaplanıyor. Nereye baksam, nereye dönsem hep kendimi görüyorum. Bir anlık şoktan sonra caddenin sonuna kadar hızlı hızlı koşmaya başlıyorum, oraları da mı ayna kaplı diye bakmak için. Caddenin en sonuna nefes nefese ulaştığımda ise aynada koşmaktan ve şaşkınlıktan kızarmış ve terlemiş yüzümü görüyorum.
Belki öbür caddeler normal, eski haliyle kalmışlardır diye, hızlı hızlı yürümeye devam ediyorum, girdiğim dar caddenin de her yeri ayna. Biraz soluklanmak için duruyorum. Baktığım her yerin ayna ile kaplanmış olması artık beni delirtmeye başlıyor ve aynada kendimi görmeyim, biraz olsun sakinleşeyim diye arkamı dönüyorum ama her bir yanım ayna olduğu için kendimi görmeme gibi bir şansım olmuyor. Karşıya bakıyorum ve uzaktan bitkin düşmüş yere oturmuş bedenimi görüyorum, otururken sağa tarafa kafamı çeviriyorum, profilden kendimi görüyorum.
Ayağa kalkıp Londra’nın farklı yerlerine uzunca bir müddet daha yürümeye devam ediyorum, girdiğim her cadde ayna ile kaplı olması beni yavaş yavaş çıldırtmaya başlıyor, aynada gördüğüm kendi suretime sinirle yumruklamaya başlıyorum ama elim aynanın içine giriyor, sanki denizin içinde suya yumruk atmışım ve elimi suyun içinden çıkarmışım gibi aynanın içinden elimi çıkarıyorum, hiç bir şey kırılmadan, incinmeden.

Suratımın sinirli halini görüp, gördüğüm gürüntüye bağırmaya başlıyorum. “YETEEERR, YETEER artık, nedir bunlar, noluyor böyle, delirtmeye mi uğraşıyorsunuz beni…” Aynada aksimi görüp, gördüğüm görüntü niye bana bağırıyor diye kızamıyorum, gördüklerim sadece benim yansımam.
Sonra kahkahalar atıp gülmeye başlıyorum, herhalde sıyırmaya başladım…kahkahalarım bir türlü durmak bilmiyor. Aynadaki yansımaları görüp, ‘karşımdaki ne kadar mutlu ve neşeli’ diye sevinemiyorum.
Sinirle kaşlarımı çatıyorum ve hakaretler yağdırmaya başlıyorum ama karşımdaki görüntü bana niye kızdı, niye bana hakaret ediyor diye artık karşımdakini suçlayamıyorum, çünkü gördüğüm benim yansımamdan başkası değil.
Aynaya bakıp, aynadaki görüntümü seviyor, iltifatlar yağdırıyorum ama karşımdaki beni seviyor, bana değer veriyor, ben çok değerliyim diye artık ne sevinebiliyorum ne de kendimi karşımdakinin sevgisi ve iltifatları ile onore edilmiş ve değerli ayrı bir birim gibi hissedebiliyorum.
Aynadaki görüntüme hakaretler yağdırıyorum ama ne var ki artık karşımdakine ‘sen kim oluyorsun da beni aşağılıyorsun ve bana saygı göstermiyorsun!’ diye suçlayıp kabahatli bulamıyorum.
Düşünceli bir şekilde bulunduğum yere oturup sırtımı aynalara dayıyorum, etrafa artık bitkin bir şekilde bakarken fark etmeye başlıyorum ki, tüm düşüncelerimi, kendimi aynada görüyorum, çevremdeki tüm aynalara bakıyorum, her aynada düşüncelerimi yansımasını  seyrediyorum.

Artık bundan sonra ne yazık ki, olaylar benim dışımda şöyle gelişti, böyle gelişti şeklinde, olayları çeşitli argümanlarla benim dışımdaki ve benim karşımdaki şartlara bağlayamıyorum, seyrettiğim olayları ve içindeki insanları hiçbir şeyi suçlayamaz, kınayamaz hale geliyorum. Hâlbuki eskiden ne kadar basitmiş, ilkel bir şekilde, çoğu zaman her olayı kendi dışımda görmek, zaman zaman da karşımdakini kabahatli, suçlu veya iyi, güzel, olumlu ayrı bir bireyi yargılıyor ZANnıyla yargılamak ve eleştirmek.

Bir süre sonra, aynalar çözünüyor ve dönüşüyor, kımıldamadan olduğum yerde dönüşüm bitene kadar bekliyorum…

“Şu AN” Hayatın Değişiyor Deseler
N.K.

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum gönderebilmek için puzzle parçasını doğru yere kaydırmalısınız.