Dilek Paketi

1brainSizin İçin Ne Dilendi?

Siz Hangi Dilek Paketini Taşıyorsunuz?

Eskiden; eti-kemiği, malı-mülkü, dostlarıyla paylaşımları,   üzüntüleri, sevinçleri, çeşitli ünvanları ve beyninden büyük egosu,  her insan gibi güdüleri, anlayacağın ne çok zenginlikleri varmış?!
Sonra birden birşey olmuş ve çok büyük bir hızla içine doğru düşmeye başlamış ve zifiri karanlığa gömülmüş. Gömüldüğü yerde, görünmeyenler artık görünür, duyulmayanlar artık duyulur olmuş ve gördüklerinden sonra sanki dili tutulmuş.

Görmüş ki, bir nörondan öbür nörona ateşlenen elektrik akımından gayrı birşey değilmiş! O kadar şaşırmış ki; “Nerde kolum-bacağım, hani malım-mülküm, hani dost bildiklerim, nerde tüm zenginliklerim?”, diye telaş içinde görmek istemiş tüm var zannettiklerini. Ama nafile…
Zifiri karanlıkta, dileyenin dilemesiyle, dilenen paketi ulaştırması gereken nörona taşıyan elektrik akımından başka bir şey değilmiş. Bu sinyale de insan derlermiş. Ve görmüş ki; yokluğu meğersem zenginliğiymiş. Ve asıl dost, tüm zenginliklerin yokluğundaymış. Ve bu yokluğun dostu, ona şah damarında da yakınmış. Ama aklı kıtlar bu yokluğu, parasızlık olarak algılayan zavallı elektrik akımı soyundan olanlarmış… Çok azı, zifiri karanlıkta, sonsuz beyinde sinyaller olduğunun bilinciyle yaşayan ‘yok’larmış.

Sonsuz beyindeki her sinyal öbür sinyallere bakıp, onları ayrı birimler olarak görürmüş. Taşıdıkları dilek paketlerini de ‘ben’im diye sahiplenirlermiş. Bazıları ise kendi dilek paketleriyle, öbür paketleri karşılaştırıp çeşitli yıkıcı duygular yaşarlarmış. Halbuki, dileyenin dilediği resmi oluşturmak üzere, elektrik akımlarının taşıdıkları dilek paketleriyle  amaca yönelik var olmalarını anlamazlarmış.  Ancak bazıları hayatlarına bakıp, kendilerine neyin kolay geldiğini görerek onlar için dileneni az çok kavrarmış.

Tüm bunları yaşadıktan sonra:“BEN beyinde değil, beyin BEN’de, ben dünyada değil, aslında dünya bende, ben evrende değil meğersem evren bende”, demiş ama henüz gömüldüğü yerden çıkamayıp devam etmiş zifiri karanlıktaki varlığına. Ve tüm bunların dahi yokluğunu da yaşadıktan sonra düşmüş yine dünyaya ama hiç birşey artık eskisi gibi olmamış.

Olanları ve olacakları dünyadakilere biraz olsun anlatmaya çalıştığında, bazıları ‘evet anlıyorum’ demiş, ama anlaşılanlar, ilkokulda okuma-yazmayı söken öğrencinin,  lisedekine okuma- yazma öğretmesine benzemiş…

Siz;  sonsuz beyindeki elektrik akımı, nasıl bir dilek paketi taşıyorsunuz acaba?

Bilinçteki sonsuz varlığınızdan ve tüm sistemin işleyişinden haberdar ve bunun farkındalığıyla mı geçiyor yaşamınız? Yoksa sistemin işleyişi denilince ufacık hücrenizdeki sistemi algılayan, sorgulamayan kozalı beyinlerdenmisiniz?

Nükhet Kalmuk

 

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum gönderebilmek için puzzle parçasını doğru yere kaydırmalısınız.